NE OLACAK BU ÜSKÜP TÜRK ÇARŞISI’NIN HALİ ?
Malumunuz balkan ülkeleri turizm destinasyonu anlamında özellikle son 10 yılda Türkiye’de oldukça popüler. Hemen hemen her yaş grubundan ve gelir düzeyinden vatandaşlarımız Osmanlı bakiyesi topraklara kalan eserlerimizi, balkanlardaki yaşantıyı ve kültürü yerinde görmek için deyim yerindeyse akın akın geliyorlar. Bu durum hem gezmeye gelen hem de bölge halkını mutlu ediyor.
Ne var ki Saraybosna – Başçarşı, Mostar – Eski çarşı, Dubrovnik – Kale içi, Kotor – Kale içi, Budva – Kale içi hatta Ohrid, Manastır – Şirok Sokak gezildikten sorna Üsküp’e gelen turistlerde buruk bir sevinç oluşuyor. Buruk diyorum çünkü yukarıda saydığım ve ve sayamadığım bir çok şehir turizme ciddi yatırım yapıp tarihi eserleri ihya ederken Üsküp Türk Çarşısı maalesef kendi haline bırakılmış bir sokak çocuğu muamelesi görüyor olması Üsküp’e gelen herkesi üzüyor. Öncelikle çarşının bitpazar tarafındaki girişi 3. Dünya ülkelerini andırıyor. Belli bir sırası olmayan taksiciler, akşam topadıklarında tüm çöpünü olduğu yere bırakan seyyar tezgahlar, tavuk, tavşan, güvercin ve horoz gibi canlı hayvan satıcıları, bahçeye ekilecek zerzevat veya mahsüllerini satan insanlar ve tezgahları ve sayamadığımız bir çok çarpıklığı insanı oldukça yoruyor.
Bezistan giriş
Bitpazar tarafında yolun karşısında bir turist grubuna çarşı karşı tarafta dediğinizde inanamıyor. Osmanlı’dan günümüze Türkiye dışında kalmış en büyük çarşı olan 600 yıllık Üsküp Türk çarşısının girişi bu olmamalı dedirtiyor insana. Çarşıya girişle birlikte Bitpazar tarafındaki manzaranın adeta devam ediyor o
lması insanlarda sevinç yerine bu muhteşem eserler topluluğunu koruyamama üzüntüsüne neden oluyor. Kafe ve restoranların hiç bir kurala uymadan işgal ettiği kaldırımlar, kafasına göre inşaat yapan dükkan sahipleri, çarşı içerisinde gündüz vakti dolaşan ve parkeden araçları görünce turistler şaşıp kalıyorlar.
Dikkat ederseniz henüz tarihi mekanların atıl hallerine gelemedim. Kaderine terkedilmiş Kapan Han’da çürümüş ve kopmuş merdiven korkuluklarına mı, Hindistan’ın en fakir bölgesinde bile görülemeyecek derme çatma kafe brandalarına mı yoksa gelişi güzel çekilmiş elektrik ve telefon kablolarına mı şaşsam diye düşünüyor insan.
Suluhan - FOTOĞRAF
Sulu Han’da da manzara farklı değil. Sözüm ona ‘’ Güzel Sanatlar Akademisi ‘’ olarak hizmet veren Sulu Han’da Akademinin kendi binasına saygısı yok. Duvarlar ve kolonlar gelişi güzel boyalarla boyanmış, iki girişli olması gerekirken bir giriş keyfiyetten kapatılmış, üst kattaki müze ile alakalı en ufak bir yönlendirme işareti olmayan bir yer. Kurşunlu Han’ı yazmak bile istemiyorum. Yunus Emre Enstitüsüne teslim edilmesi ve şimdiye kadar çoktan tadilatının tamamlanıp hizmete başlaması gereken bu han maalesef politik nedenlerden dolayı imza aşamasından öteye gidememiş.
Üsküp’ün Fatihi Yiğit Paşa’nın türbesi her ne kadar – sağolsunlar – Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmış olsa da dikkatle bakanın dahi zor göreceği bir girişle bir çok turistin görmeden, Yiğit Paşa ve Meddah Baba’ya bir fatiha okuyamadan geri döndüğü bir yer. Çarşının ilk yapılarından biri olan Bedesten’in girişlerinin bakımsızlığı yine başka bir ayıp. Çarşı içinde bulunan 5* yeşil camlı otelin yanında yapılan ve aşağıdan yukarı genişleyerek yükselen apartmanlardan tutun çarşıya giren tüm yolları inşaat yaparken bozan ancak ne bozulmasını ne tekrar yapılmasını umursamayan belediyeye, Davut Paşa hamamı etrafındaki düzensiz otoparktan çarşı içine araba ile girilmemesi için konmuş dubaların çalışmamasına, Üsküp’ün yegane simgesi Taşköprünün aydınlatmasının yetersiz olmasından Mavrovka bölgesinin keşmekeşine, çarşıda bir çöp kovasının olmamasından çay posasını poşete koymaya erinip çaydanlıktan sokağa direk döken esnafa liste uzar gider...
Kapanhan korkuluk - Orjinal
Yukarıda saydığımız problemlerin bir çoğunun sorumluluğunu belediyeler başta olmak üzere diğer devlet kurumlarına da atabiliriz. Lakin esnafının ve mukiminin çoğunun müslüman olduğu bir çarşıda temizlik ve düzen konusunda herkese düşen bir şeyler olduğunu görmezden gelmemeliyiz. 600 den fazla dükkanın bulunduğu ve bunlardan 500 civarının aktif olduğu bu güzide Türk çarşısına gereken ihtimamı göstermez, eski dükkanları olduğu gibi tutmaz yerine betonarme ve çarpık yapıları koyar ve bu bakımısızlıklar silsilesine devam edersek çocuklarımıza bırakın bulduğumuz çarşıyı bırakmayı sadece ‘’ Bir zamanlar burada eski çarşı varmış’’ ı miras bırakacağız... Bizi ne torunlarımız ne tarih affeder...
Not : Bir sonraki yazımda saydığımız bu problemlere çözüm önerilerimizi yazmaya çalışacağım...
İmza : İsimsiz Kaptan