Sırbistan'a giden herkesten duyduğum tek şey Belgrad. Evet, ben de gittim ama diğer şehirlerini de bir kenara atmamak lazım. Bugün sizlere herkesin pek bilmediği ama giden herkesin hayran kaldığı bir şehirden bahsedeceğiz. Sırbistan'ın 3. büyük kenti Niş'ten.
Pek küçük olmayan Niş'te bir gün de neler yapılır sizler için derledik. Biz bir günde görülmeye değer 3 farklı tarihi mekanı gezdik. Malumunuz pandemi koşulları nedeniyle bir çok mekanın akşam saat 20.00'da kapanması nedeniyle çok gezemedik ve akşam Üsküp'e döndük.
İlk olarak Niş'e nasıl gittiğimden ve Türkiye'den nasıl gidebileceğinizden bahsedeceğim...
Ben Üsküp'te yaşıyorum. Eğer gezi rotanızda ilk Üsküp var ise Üsküp'ten Niş'e ardından başkent Belgrad'a gidebilirsiniz. Üsküp-Belgrad otobüs ile yaklaşık 6 saat, Üsküp-Niş yine otobüs ile 4-4,5 saat, Niş-Belgrad ise otobüs ile 2-2,5 saat sürmekte. Yolunuzun üstü bir şehir olacağından ve ortalama her saat başı otobüs bulabileceğinizden bir gününüzü güzel, eğlenceli ve hoş geçirebileceğiniz bir durak olabilir Niş.
Eğer Türkiye'den gitmek isterseniz mecbur ilk durağınız Belgrad. Belgrad otobüs terminalinden de saat başı otobüs kalkıyor Niş'e. Fiyatları ise ortalama gidiş-dönüş 15 Euro.
Şimdi gelelim bir günde Niş'te neler yaptık. Biz öğle saatlerin de Niş'e vardık. İlk olarak hiç dinlenmeden otogara yürüyerek 15-20 dakika mesafedeki Nazi Toplama Kampı'na gittik. Giriş ücreti 200 Sırp Dinarıydı ama yol üzerinde ATM bulurum diye otogardan çekmemiştim. Tabi yol üstünde ATM bulamadım. Tatlı dilimli bizi ücretsiz gezdirdiler.
Niş'e gidiş sebebim aslında sadece bu kampı görmekti. Tüyler ürpertici hikayelerle dolu bir yer. Evet belki çok büyük değil diğer kamplara göre ama görmeye değer bir yer.
Kamptan çıktıktan sonra otogarın tam yanın yer alan Niş Kalesini gezdik. Aynı Belgrad'da yer alan kale gibi büyük ve içi oldukça temizdi. İçerisinde tarihi kalıntıların yer aldığı yemyeşil bir kaleydi. İçerisinde bir çok tarihi arkeolojik kalıntı sergileniyor. Üstelik içerisinde hem yolunuzun üstü olacak hem görmeye değer Bali Bey Cami ve arka bahçesindeki kazı alanı yer alıyor.
Artık kaleden çıktınız ve şehir merkezindesiniz. Muazzam kafelerin ve restoranların olduğu tıpkı İstiklal Caddesi gibi kalabalıktan başınızı döndürecek bir yer. Sağınız solunuz mağaza ve kafe kaynıyor. Ne yapsam ne yesem içsem diyorsanız en doğru yerdesiniz. Biz tok olduğumuz için kahve molası verdik Tramvay Kafe'de.. İçerisi tam bir fotoğraf çekilirken günü unutacağınız güzellikleydi. Bu arada yeme-içme sektörü oldukça ucuz hiç korkmayın ve oldukça temizlerdi. Bir sonraki rotamıza geçelim kahvemizi içtiysek..
Bir sonraki rotamız Kelle Kule oldu. Tarihi oldukça garip ve görmeye değer bir yerdi. Tabi uzun uzun anlatmayacağım ama özetmek gerekirse şu an 900'den fazla kelleden 500 küsuru kalmış. Bir çoğunu çalmışlar..
Daha önce gitmediğim yerlere gittiğim her yeri yürüyerek gezerim. Roma'da da İspanyol Merdivenlerinden Vatikan'a kadar yürümüştüm. Yine şehir merkezinden Kelle Kule'nin olduğu yere kadar yürüdük. Yaklaşık 30 dakika falan sürdü. Bu sefer üzerimizde nakit olduğu için kişi başı 200 dinar müze giriş ücretimizi verdik. O da yaklaşık 1,5 euro ediyor.
Ve günü bitirdiğimiz son durağımız sağı solu bar ve restoran olan tarihi Tinkers Alley sokağı oldu. Muazzam yemekler tattık. Belgrad'dan daha farklı bir mutfak kültürüyle karşılaşacağımı beklemiyordum. Ortalama her mekandan aynı ürünler var. 3 kişi için içecek, ana yemek, salata, çorba ve ekmek(ekmek balkanlarda ücretli) 24 euro ödedik.
Gideceğimiz bir kaç mekan daha vardı ama yorgunluk üstüne pandemi nedeniyle erken kapanmaları ve kışın havanın erkenden kararması nedeniyle kaldı.
Şimdiden İyi Yolculuklar..